Ramazan ayı dinimizin en önemli zamanı olduğu kadar geçmişi ve gelenekleriyle de ayrı bir öneme sahip. Kimisi unutulan kimisi hala geçerli olan bu gelenekler, birlik beraberlik mesajı vermeleri gibi saygı ve ince ruhla da örülmüş. İşte Ramazan ayına özel unutulmuş birkaç güzel gelenek…
Ramazan Ayı Keşkeği
Eski zamanlarda Ramazan ayının gelişini karşılamak için her yörede farklı hazırlıklar yapılıyordu. Ancak bunların içinde en yaygın olan Ramazan ayının ilk iftar sofrası için yapılan keşkekti. İster etli, ister tavuklu yapılsın, evlerde ilk iftar için mutlaka keşkek pişirilirdi. Buğdayın tanelerinin tespih gibi olduğu düşünülür ve Allah’ı zikrettiğine inanılırdı.
İftariyelik Sofrası
Bugün her ne kadar biz iftariyelikleri oruç açmak için kullansak da Osmanlı döneminde iftariyelikle tek başına bir ön sofraydı. İftar masaları iftariyelik ve ana yemek olarak 2 sofra şeklinde düzenlenirdi. Öncelikle kahvaltılıkların, iftariyeliklerin yer aldığı ilk sofra kurulur, oruçlar açılır sonra akşam namazına geçilirdi. Misafirler akşam namazını kılarken, iftariyelik sofra kaldırılır ve ana yemekler için ikinci sofra hazırlanırdı.
Ramazan Ayı için Nasihatnameler
Ramazan ayında neler yapılması gerektiği, nelere dikkat edilmesi gerektiği gibi konularda nasihatnameler devlet tarafından yayınlanırdı. Yasadan daha çok görgü ve nezaket kuralları şeklinde düzenlenen nasihatnamelerde halka, namaz saatlerinde camiye gitmeleri, sokakta yemek yememeye özen göstermeleri gibi nasihatler verilirdi. Yine bu nasihatnamelerde gayri müslim halka ayrı bir ehemmiyet verilir, Ramazan ayında onlarında rahatsız olmamaları için davulcuların gayri müslim mahallelerinde davul çalmaması gibi uyarılar yapılırdı.
Ayet Sofraları
Ramazan ayının en önemli kısmı birlik ve beraberlikti. Bu ayda zengin fakir ayrımı yapılmadan herkes tek bir sofraya otururdu. Bunun içinde özel bir incelik düşünülmüştü. İftar masaları ayet isimleriyle hazırlanırdı. Ev sahibi girişte ayetlerin isimleri yazılı olan kaşıkları misafirlerine uzatır, herkes bir kaşık seçer ve içeriye girdiğinde bu isimli sofraya otururdu. Böylece misafirler hem yeni kişilerle tanışırlardı hem de ayrımlar ortadan kalkardı. Kimi zaman küsler aynı masaya denk gelirdi. Bunun bir işaret olduğu kabul edilir ve barışırlardı.